Trabzon şehrinin futbolla yatıp futbolla kalktığı herkes
tarafından bilinir. Bu şehirde futbolun insanların hayata bağlanış biçimi
olduğu gerçeği de gözler önünde. Yıllarca beklenen özlem geçen yıl son buldu.
Ama öncesinde beklenen o uzun yıllar, şehrin sabırsız olmasına neden oldu ve
aynı zamanda sadece bir spor dalı olan futbolu, taraftarlığı çok abarttığımız
gerçeğini (bence) belli ettik.
Yıllardan beri
gelen özlem, yalnızca futbol için nefes alan, tertemiz şampiyonluk görmek için
atan kalpler bu şehir insanlarından başka kimseye ait değildi. Nitekim bu yolda
çok kayıp verdi bu şehir. O mutluluğu yaşayabilmek için çok insan hayata
gözlerini yumdu. Belki de nefes almalarına neden olan tek şey Trabzonspor’du…
Son 19 yıl
içerisinde, toplam 17 Trabzonspor taraftarı bu yolda hayata gözlerini yumdu.
Kalp krizleri hariç… Nice taraftarlar geldi takımını statta destekledi. Ya
desteklemeye giderken ruhları çıktı bedenlerinden ya da dönüş yollarında hayata
gözlerini yumdular. İsimleri belki unutulmuş veyahut bazen aklımıza gelir gider
oldu bu insanlar… Tek diledikleri o mutlu günleri, o şampiyonluk kupasını
sonuna kadar destekleyeceği Trabzonspor’lu
futbolcuların elinde görmekti… Göremeden göçtüler bu dünyadan…
Sadece Trabzonspor
üzerinden örnek verdim hayatta olmayanlara. Çok insan vardır takımlarını
desteklemek üzereyken hayata gözlerini yuman. Arkasında nice anılar bırakan… O
insanları da analım, arkalarından dua etmeyi esirgemeyelim…
Gelelim yazının başlığına, merak edenlere bir sorum olacak…
Evde oturuyorsunuz, birden rahatsızlandınız, kalbiniz sıkışmaya başladı. Bunu
cidden hissettiniz… İlk olarak ne yapardınız ? Cevaplar şu şekilde olmalı
sanki; en yakınımdaki insana haber veririm, apar topar hastaneye götürülmeyi
isterim dimi ? En doğru ve mantıklı olanı bu şekilde olmalı degil mi ?
Peki
içimizden hangimiz, o anda o derece önemli olan bir zaman diliminde hızlıca
evden hastaneye gitmek varken, odasına gider de Trabzonspor formasını giyinip
hastaneye gider? Belki de yolda giderken kalp krizi geçirecek, hayata gözlerini
yumacak… Aynı zamanda o kişi Trabzon’lu olmadığı halde bu davranışı gösteriyor.
Sonuna kadar desteklediği takımın, gönül verdiği Bordo – Mavi renkli formayla
son nefesini vermeyi amaçlamış olsa gerek…
Anlatmak istediğim
de bu işte… Futbol’u , Trabzonspor’u fazlasıyla önemsiyoruz, bazen de
abartıyoruz… Yukarıdaki paragrafta anlattığım yaşanmış bir olay… Bu şehir
sabırsız, bu şehir başarıya, mutluluğa aç. Bu şehir, bu şehrin takımı, bu
şehrin takımını destekleyen taraftarı sevinmeye muhtaç…