Gerçeği görmek mi desem yoksa kader mi belirsiz. Tek bir
açıklaması var içten gelen bir sevda bu. Başka açıklaması olamaz.
İsmini
açıklamadan birisini anlatacağım. Kendisi Iğdırlı. 19 yaşında ve 9 yaşından
beri Trabzonsporlu. Sevdalısı, müptelası adeta...
Küçük yaşta
futbola dair pek bir ilgisi olmamakla birlikte sadece Galatasaray ve
Fenerbahçe’nin ismini biliyormuş. Dayısı öncü olmuş Trabzonspor sevdasının
başlamasına. İlk ve tek bildiği şey de renkleri : "Bordo – Mavi"...
Renklerine
sempati duymuş önce, sonra çılgın taraftarına. Yavaş yavaş filizlenmiş içinde
Trabzonspor aşkı. Büyümüş, büyürken
içinde ki sevda da katlanmış. Daha Trabzon’u görmemiş. Ama sanki bizden
biri gibi davranmış, içimizden biri gibi. 2-3 okul değiştirmiş. Gurbete gelen
Trabzonlu ve Trabzonsporlu kişilerle tanışmış, mutlu olmuş.
Kim mutlu olmaz ki
? Sevdalısı olduğu şehirden insanlar gelmiş yanına. Daha fazla sevmiş. Daha çok
öğrenmiş şehri , takımı. Kısaca her şeyi. Artık kafaya koymuş Trabzon’a
gitmeyi. Rüyalarını süsleyen, küçüklük hayali olan şehre gitmeyi, oraları
görmeyi, havasını solumayı… Kim istemez ki?
Hayali bir gün gerçek
olmuş. Gitmiş görmüş Trabzon’u. Bir insanın en çok sevdiği şey bir gün gerçek
oluyor. O an dünyada ki en mutlu kişi O olsa gerek…
Kimin aklına gelir
ki tanımadığı bilmediği şehrin takımına sevdalanmak. Hadi biz memleketimizin
takımını tuttuk, peki ya diğerleri ? Onların amacı neydi ? Cevap bulunmuyor bu
sorulara. Tek bir açıklaması olabilir belki de : Karşılıksız Sevgi…
Çok insan var burada
anlattığım arkadaşım gibi. Niceleri var sebepsiz ve karşılıksız Trabzon’u
seven. İhtiyacımız var onlara. Onların da bize. Her zaman ve her daim Bordo –
Mavi renkleri sevmek dileğiyle…